KİTAP ÖNERİLERİ

Antoine de Saint-Exupery- Küçük Prens

<p>"Günaydın dedi tilki.</p> <p>Günaydın, dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi.</p> <p>Buradayım! Elma ağacının altında.</p> <p>Sen kimsin? Ne güzelsin.</p> <p>Ben bir tilkiyim.</p> <p>Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki, dedi Küçük Prens.</p> <p>Seninle oynayamam dedi tilki. Ben evcil bir hayvan değilim.</p> <p>Buna çok üzüldüm, dedi Küçük Prens. Ama biraz düşündükten sonra: Evcil ne demek? Diye sordu.</p> <p>Anladığım kadarıyla burada yaşamıyorsun dedi tilki, kimi arıyorsun?</p> <p>İnsanları arıyorum, dedi Küçük Prens, peki ama 'evcil' ne demek?</p> <p>İnsanlar, dedi tilki, tüfeklerle dolaşırlar ve avlanırlar. Tam bir baş belasıdırlar. Bir de tavuk yetiştirirler. Tüm işleri bundan ibarettir. Sen de mi tavuk arıyorsun?</p> <p>Hayır, ben arkadaş arıyorum. Ama 'evcil' ne demek?</p> <p>Bu pek sık unutulan bir şeydir. 'Bağ kurmak' anlamına gelir.</p> <p>Bağ kurmak mı?"</p> <p>Akıl ve Yürek birlikteliğinin dünya üzerindeki en görkemli tezahürlerinden biri hiç şüphesiz Küçük Prens. Antoine de Saint-Exupéry'nin bu büyük başyapıtı, yeryüzünde insana dair tüm erdemleri bir şişeye yerleştirip, şişenin içindeki gemiyide sonsuz maviliklere sürmüş adeta. Ve o gemiye 'sevgi' adını vermiş.Sevginin öncelikler listemizde her geçen gün biraz daha sonlara yuvarlandığı bir çağda, Küçük Prens'in gülüne 'duyduğu' aşkı ve 'gösterdiği' sadakati, diğer taraftan gülünün kendi başını bile döndüren güzel 'kokusuyla', derinden 'hissettirdiği' kibri ve neticesinde 'tadılamayan' mutluluk ve Küçük Prens'in ona vedası. Seven ve sevilen arasındaki farkın tüm vuruculuğu ile dillendirilmesi.</p>