KİTAP ÖNERİLERİ

Platon-Devlet

<p>Türkçe’ye Sabahattin Eyüboğlu ve M.Ali Cimcoz tarafından çevrilen “Devlet”, Eflatun’un toplum düzeni üzerine yazmış olduğu diyaloğudur. Eflatun klasik tarzda bir filozoftur; ahlak, evren, erdemler, kozmoloji, sosyo-politik, yaşam-ölüm gibi pek çok konu üzerine düşünmüş ve fikirler üretmiştir. Bilgeliğe aşıktır. Erdemleri ve doğruları savunur. Gençlerin ahlakını bozduğu suçlaması ile Atinalılar tarafından ölüme mahkum edilen filozof Sokrates’in öğrencisidir. Ayrıca eski Mısır’ın bilgelik okullarında da eğitim görür, Pisagor’un felsefesini öğrenir ve klasik tarzdaki felsefe okulunu kurar; AKADEMİA.</p> <p>Diyaloglarında sıkça mitoslar, benzetmeler kullanır. İnsana yaşam-ölüm, erdemler, cesaret, korkular, hazlar, doğruluk gibi bir çok konuda yaşam anahtarları sunar. Bu anahtarlar bunları almayı ve kullanmayı bilenler için yüzyıllardır birer hazine olarak günümüze kadar geliyorlar.</p> <p>Devlet diyaloğu Eflatun’un toplum düzeni, kamu düzeni üzerine Sokrates ile diğer konuşmacılar arasında geçen bir eseridir.</p> <p>En iyi toplum düzeni nasıl olmalı sorusu, insanlık tarihi boyunca her zaman peşinde koşulmuş bir sorudur. Yaşamda her şeyin bir iyisi bir de kötüsü olduğundan bahsetmek mümkündür. İyi yemek-kötü yemek, iyi ev-kötü ev, iyi iş-kötü iş gibi. her şeyde kendini farklı derecelerde gösteren bir iyi ve iyiden uzaklık(kötü) niteliğinden bahsedebiliriz. O zaman toplum düzenleri arasında da farklı derecelerde iyilik içerenler olacaktır. Eflatun devlet diyaloğu boyunca toplum düzeni olarak en iyinin ne olması gerektiğini anlatıyor ve gösteriyor. Doğada var olan yasalar bir toplum düzeni içerisinde de geçerliliğini koruyan yasalardır. Eğer doğa yasalarını keşfedersek bunlara uygun bir anlamda en doğal, en doğaya uygun toplum düzeni de keşfedilmiş olacaktır. Bu açıdan Devlet’te bahsedilen toplum düzeni doğaya en yakın, doğayla en uyumlu bir toplumu anlatır.</p> <p>Devlet on kitaptan oluşur ve her birinde toplum düzeninin bir başka konusu ele alınır.</p> <p>Toplum bilgi, eğitim, bilinç, yetenek ve duygusal açılardan birbirinden farklı insanlardan oluşur. Doğada birbirinin tıpatıp aynı iki canlı bulamazsınız. Öyle ise Eflatun der ki; toplum içinde her bir insanın kendi yetenek ve bilincine göre bir ödevi olmalıdır. Nasıl ki iyi bir marangoz tarla işeriyle ilgilenirse bir çiftçiye göre kötü sonuçlar elde edecektir, toplumda da bir kişi kendi bilincine yeteneğine uygun işler yapmaz ise kötü sonuçlar ortaya çıkar. Buna dayanarak Eflatun görevlerine göre toplumda dört çeşit insandan bahseder; altın, gümüş, bronz ve demir. Bu ayrımı, toplumda bir hak değil, bilinç, bilgi ve görgüsüne göre bir sorumluluk paylaşımıdır.</p> <p>Toplumu bir gemiye benzetir ve gemide herkesin kendi yetenek ve bilincine göre bir işi olduğunu söyler. Gemiyi yönetecek kişinin gemiden, denizden, rüzgarlardan iyi anlaması gerekmesi gibi toplumu yönetecek kişinin de insanlar, doğa, evren, tarih, toplum gibi konulardan iyi anlaması gerekir. Yelken açmayı bilmeyen bir kişinin bu işi yapmasından bütün gemidekiler zarar görebileceğinden büyük sorumluluklar birçok açıdan yeterli ve bilinçli olanların olmalıdır. İnsanların bazısı sadece kendi, bazısı kendisi ve ailesi, bazısı kendisi, ailesi ve şehri, bazısı da tüm doğanın sorumluluğunu taşıyacak bilgi ve görgüdedir. Bu sorumluluklar arasındaki bir karışıklık ve bozulma geminin tayfasının kaptan, motorcunun yelkenci, yolcusunun motorcu olması gibi geminin ilerleyişini yavaşlatır, durdurur hatta batmasına bile neden olabilir.</p> <p>Eflatun devlet kitabında gümüş insanların eğitiminden bahseder. Gümüş insanlar Altın İnsan (bilge) olmak için çalışan, bilgeliğe aşık olan filozoflardır. Gümüş insanların eğitiminde iki ana kısım vardır; müzik ve jimnastik. Müzik ruhun, jimnastik de bedenin eğitimi için gereklidir. Eğitim, Eflatun’un Devlet’inde bir bütündür ve dengeli olmalıdır. Eğer müzik ağırlıklı olursa ruhen ince, hassas, olgun fakat fiziksel açıdan zayıf, jimnastik ağırlıklı olursa ruhsal olarak zayıf ama fiziksel açıdan güçlü insanlar ortaya çıkacaktır.</p> <p>Araç bilenin elinde işe yarar elbet der Eflatun. O zaman aracı kullanmadan önce onu bilmek tanımak gerekir. Aracımızı bilmeden, tanımadan kullanıyorsak yarar yerine zarar görebiliriz. İnsanın düşünceleri, duyguları da iki taraflı keskin bıçağa benzer, insana yarar da zarar da verebilirler.</p> <p>Eflatun, bir toplumda avukat ve doktorların sayısı artmaya başladığı zaman bozulmanın da başladığını söylüyor çünkü kendi içinde adaleti kuramamış, dışarıdaki bir adaleti arayan, bedenine iyi bakamayan dengesiz insanlar çoğalmaya başlıyor demektir. Adalet, denge gibi nitelikler insanın içinde oluştuğu zaman dışardan bir adalete veya denge ayarlayıcıya ihtiyaç kalmayacaktır.</p> <p>“Devlet” kitabı bir toplum, aynı zamanda bir insan için de doğru hedefleri, nitelikleri işaret eder.</p> <p>İyi şeyleri elde etmek istiyorsak çabalamalıyız, enerji harcamalıyız. İyi bir doktor olmak isteyen bir kişi için sadece istemek yetmeyecektir, bu konuda istediğini elde etmek için çaba harcamalı, ter dökmelidir. İnsan duygularında, düşüncelerinde, bedeninde yani kendi içinde iyiliği ortaya çıkarmak istiyorsa, iyi bir doktor olmak, zengin olmak isteyen bir kişi gibi istemesi yetmeyecektir. Bunun için çabalaması, ter dökmesi gerekecektir. Kötü şeyleri ortaya çıkarmak çok kolaydır. Deniz kenarında kumdan kuleler yapmanın zor, yıkmanın kolay oluşu gibi insanın içinde de erdemlerin kurulması zor, kötülüklerin ortaya çıkması kolaydır. Konfüçyus’un dediği gibi insanın içinde bir tarla vardır, bu tarlaya bakmak için ter döker, çabalarsan en güzel kokulu ve renkli çiçekleri yetiştirebilirsin ama tarlaya hiç bakmazsan kendiliğinden ısırgan otları, dikenler ortaya çıkacaktır.</p> <p>Eflatun’un göstermiş olduğu kamu düzenini ortaya çıkarmak zordur ama biz insanlar doğruların yönünü aydınlık bir şekilde görürsek yaşam boyunca yolumuzu daha rahat çizebiliriz. Eflatun, bütün diyaloglarında insan için birçok yaşam anahtarını göstermeye çalışıyor. Bunları gören ve kullanan insan, yaşamında içine düşeceği birçok karanlık odadan kurtulma aracına da sahip olur:</p> <p><em>"İnsanlar kötüye akın akın gider, kolay ulaşır ona. Yolu düz, yeri yakındır kötülüğün. İyiliğin önüne ise, alınterini koymuş tanrılar"</em>  <strong>Eflatun</strong></p> <p>Güner Örücü</p> <p>Aktiffelsefe Dergisi, Sayı 9-10</p>