BABİL KULESİ MAKALELER

İNAYET HAN

5 Temmuz 1882 – 5 Subat 1927 tarihleri arasında yaşamış olan, eserleri zamanın varlığını ve tanımını sorgularcasına derin olan bir müzisyen ve filozof. Amerikalı bir bayanla evlendi ve dört çocukları oldu. Paris yakınlarındaki Suresnes kasabasında yaşadı. Han, 1926 yılında Hindistan'a döndü. Delhi şehrinde bir mezar yeri belirledikten kısa bir süre sonra vefat etti.

Doğunun yaşamına baktığımızda  orada büyük uygarlıklar, büyük eserler bununla bağlantılı olarak, hareket, esneklik, derin bir hümanizm duygusu ve gezginleri görüyoruz. Batı kültüründe  ise Gandhi'nin de dediği gibi organizasyon ve sabit hayatlar, sabit yerler ve zamanlar görüyoruz. Bugün Doğu uygarlıklarının yaşayan ve yaşamayan kalıntılarını gezerken bu farklılık kendini daha belirgin hissetirmekte. Farklılıklara sürekli ve yenilenen bir tolerans kapasitesini çok belirgin olarak olarak hala görebilmekteyiz. İşte bu uygarlıkların büyük eşiklerinden biri olan Hindistan'da doğan yazarımızı bu sayımızda dilimiz döndüğünce tanıtmak istedik.hindistan'da yetişmiştir. Kendi hocalarının da teşviki ile Batı dünyasını Doğu uygarlığıklarında önemli bir yer tutan Sufizm ile tanıştırma, anlatma görevi ile yaşamıştır.  Başlangıçta bu ülkelere müzisyen kimliği ile gitmiş olsa da zamana dilinin duruluğu, basitliği ve anlaşılırlığı nedeniyle öğretici yönü  onu kısa sürede popüker kılmıştır. Varlığın birliği yani tevhid bilinci ve bu yolda ilerlemek isteyen kişiler için pratik konular üzerinde yoğunlaşır. Sufi, kendi içine doğru arayan ve hakikate ulaşma konusunda günbegün yenilenir. . İnayet Han insanın iç yolculuğunda her an yenilenmenin yolunu anlatamkatadır. Ancak her yapılan ve söylenen sözün kendi içinde zıttını barındırması gibi,  anlatmanın insanlara bir yol açmadığını da belirtmekten alıkoyamaz kendini. Güney Afrikaya yerlesmis Hollanda´li bir genç Inayat Han´in eserlerini okuyup, günlerden birinde onun bir toplantisina katilir. O arada bir an karsi, karsiya gelirler, ve genç büyük bir sevkle, hak arayisiiçinde oldugunu ve İnayet Han'ın basili bir kaç kitabini okudugunu söyler. Cevap ise, " o halde Hakikatin kitaplarda olmadigini, anlatilamayacagini tespit etmissinizdir, herhalde" olur. Bir gün 11 kişinin yola çıkarlar ve yarı yolda acaba kayıp biri var mı diye her biri sayar ama hep on kişi çıkar. Herkes kendini saymayı unutmakta ve kayıp kişinin kendisi olduğunu unutmaktadır. Kişinin varlığı ve nedenlerini dışarıda araması da bu hikayeye benzetilmekte iç yaşama vurgu yapılmaktadır.  İnayet Han, sufi olmakla birlikte k i t a p l a r ı n d a birçok öğretiden örnekler vermekte ve karşılaştırmalı inceleme fırsatı sunmaktadır. Bu nedenle eserleri birçok rengi barındırması nedeniyle oldukça heyecan vericidir

En son piyasaya çıkan İç Yaşam kitabını da özellikle önerdiğimiz yazarın Türkçe'ye çevrilen eserlerini tanıtmak istedik.

Mistik Yürek ‘İnsanlar bir mistiğin bir hayalci, dünyevi meseleler hakkında hiçbir şey bilmeyen, pratik olmayan bir insan olduğunu düşünürler. Fakat ben böyle bir mistiğe sadece yarı    mistik derim. Tam anlamıyla mistik olan kişinin dengesi vardır; ruhsal şeylerde olduğu kadar dünyevi konularda da akıllı olmalıdır. İnsanların bir mistiğin ne olduğuna dair pek çok yanlış anlayışı vardır. Bir falcıya da mistik derler, bir medyuma, bir kahine de mistik derler. Bir mistiğin bu niteliklere sahip olmadığını söylemek istemiyorum, fakat bu nitelikler bir insanı mistik yapmaz. Gerçek bir mistik esinlenmiş bir sanatkar, mükemmel bir bilim adamı, etkili bir devlet adamı olmalıdır. O da iş, endüstri, toplumsal ve politik yaşam konusunda maddeci zihinli insan kadar nitelik sahibi olmalıdır. İnsanlar bana, 'Sen bir mistiksin, şuna buna aldırmayacağını sanırdım' dediklerinde hoşuma gitmiyor. Neden aldırmayayım? Her küçük detaya dikkat ederim, fakat her küçük detay başka hiçbir şeye dikkat etmeyeceğim kadar zihnimi meşgul etmez. Tanrının bilincinde olurken dünyanın bilincinde olmamak gerekmez. İki gözümüzle tek manzara görürüz; onun için her iki yönü de, Tanrıyı da dünyayı da, aynı zamanda net bir görüş olarak görmeliyiz. Bu zordur, ama imkansız değildir.'

Mistik yürek, batıni birçok konuyu yeniden ele almakta ve hayatın derinlemesine sorgulayan, anlamaya ve yaşamaya çalışan ‘mistik' kişi için bir ‘yol' kitabı gibi. Kendi içine yol alan mistik kişinin evrensel bir durum olması gibi, bu kişinin karşılaştığı sorular da çözümler de evrenseldir. Nasıl ki bir insan daha önceden çıkarılmış yol haritalarından faydalama seçeneği varsa, tarihteki tüm tecrübeler de insana bu iç yolculuğunda haritadır. Kitabın içindeki mistisizm, kavrayış, yolda gerekenler, içsel inceleme, inisiyasyon ise başlıklardan sadece birkaç tanesi.

Karakter yaratmak, soru ve cevaplardan oluşan bir kitap. İçersinde kafamıza takılan birçok konuda sorular ve bunlarla ilgili olarak cevaplar bulunmakta.

Sufizm ve Sanat Etkileyici birçok fikirden birkaç not: İdeal olmadan sanat olmaz... Resim, heykel sanatın her biçimi eğer daha yüksek bir idealle yönetilmezsedibe çöker, yükselmez, çünkü bir merdiven yoktur, herşeyin yükselmesine yardım eden idealdir ve ideal olmadan herşey dibe çöker…

Hiçbir şeyi bitirmeden bırakmayan İtalya'daki büyük ustaların yaptıkları gibi. Sanatın her şqeklindesanatçıda eserini tamamlamadan bırakmama, bitirme arzusu olmalıdır, yoksa bu mükemellliğe karşıdır. Birşeyi bitirme arzusunun olmaması tembelliktir, ihmalkarlıktır.

Çizgilerin sadece çizgi olmaması, fakat birşeyi ifade etmeleri, bir şeyi ima etmeleri, canlı olmaları için iyice düşünülmelidir; o zaman bunlara bakanın zihninde hemen sanatçının vermek istediği anlamı ortaya çıkarır…

Süsleme sanatı bir zamanlar çok gelişmişti, örneğin doruğa ulaştığı Çin'de. Çinli sanatçı bir nesneyi gökyüzü resmiyle süslemek istediği zaman bunu tek bir çizgiyle resmediyordu; ve bu hissedilebiliyordu. Bu nereden Doğar? Zihinsel bir çabadan mı? Bu ilhamdan doğar. Bir fikri düşünmek bir şeydir, bu fikri hissetmek başka şeydir ve sanatçı bu fikri hissetmeye başlayınca bunu ifade edebilir.

Sanat basit olmalıdır; ifade edici olmalıdır; aynı zamanda vahiy edici ve ilham verici olmalıdır.

Sufi Meditasyonu Bir cümle ile bu kitabı özetlemek gerekirse: Cennet zihin halidir, Cehennem zihin halidir.

İç yaşam İç yaşam, insanın tek yoludur. Bu yola nasıl çıkılır bu yolun amaçları ve araçlarının anlatıldığı bu kitap aslında öğretinin en hassas ve en derinden noktasına kalpten bir dokunuş. İnsan engin ve sınırsız bir hale muktedirdir. İçimiz yaşamla dopdoluyken, yaşamın bilişine tam olarak uyanmadıkça bu engin iç boyutların farkına varmak mümkün değildir. Kişi kendi beninin derinlikleriyle bağlantı kurduğunda, sahip olduğu akıldan ötürü sınırsız bir halin kendine bağışlandığını görür. Bu hal onu ‘'Sırların Sırrına'' götürür. Kamil insanlık statüsüne erişir. Nefs / Evren alanın gittikçe berraklaşan aleminde bağlanmadan yaşar. Haller, makamlar ve marifetlerde ‘'Kendisine yaratandan geleni'' kabul eder.

 Kaynak: Mistik Yürek, İnayet Han, Okyanus Yayıncılık, 2003

Karakter Yaratmak, -İnayet Han, Okyanus Yayıncılık, 2005 -İç yaşam, İnayet Han, Okyanus Yayıncılık, 2010 -Sufi Meditasyonu, İnayet Han, Okyanus Yayıncılık, 2008 -Sufizm ve Sanat, İnayet Han, Okyanus Yayıncılık, 2003 -http://www.sufismus. de/tr/alchemy. htm sitesinden  faydalanılmıştır.

Semra ŞEN