BABİL KULESİ MAKALELER

ŞİKÂYET ETMEK

21. yüzyıl insanlık açısından bir buhran çağı olma yolunda ilerlemektedir. Geçen yüzyıldan kalma politik sorunlar, devam eden savaşlar, ekonomik problemler, çözülmemiş insan hakları problemleri ve bütün bunlar yetmezmiş gibi küresel ısınma, kıtlık, susuzluk ve göçler… Bu liste böyle uzayıp gitse de insanlığın elinde büyük bir çözüm var!

Günlük hayatta sürekli kullandığımız ama belki de fark edemediğimiz bu çözümün adı: ŞİKÂYET ETMEK.

            Günümüzde sadece bir taksi yolculuğu yapılsa da şikâyet mekanizmasının nasıl işlediğini görebiliriz. Havanın sıcak ya da soğuk olması, yağmurlu olması ya da yağmurun yağmaması şikâyet konusu olabilir. Trafik vardır çünkü yağmur yağmıştır ya da hava bunaltıcıdır çünkü yağmur yağmamıştır. Asıl amaç şikâyet etmektir ve her şeyden şikâyet edilebilir.

Şikâyet etmek neye yarar?

“Şikâyet Özgür Dünya” kitabının yazarı Will Bowen'e göre şikâyet etmenin 5 temel nedeni veya 5 kullanım sebebi vardır.

1- Konuşma/sohbet başlatmak veya arkadaşlık kurmak

Temelde karşımızdaki insanla ortak bir nokta yaratma amacı güder. Filmlerde sıkça gördüğümüz klişe bir örnek ile anlatmak gerekirse; başroldeki erkek oyuncumuz bir partiye gitmiştir, bir süre sonra sıkılır ve balkona çıkar. Balkonda asıl kız vardır ve “Siz de mi partiden sıkıldınız?” ilk giriş cümlesi olur. Bu şikâyet şu fikri belirtir: “Ben de partiden sıkıldım yani sizinle içerdekilerden daha fazla ortak noktamız var ve sizinle arkadaş olabiliriz. Aynı şeylerden şikâyet ediyorsak birbirimize daha çok benziyoruzdur.”

2- Sorumluluktan çekinip harekete geçmekten kaçmak

“Şişmanlık bizde genetik, benim ailemdekiler hep şişman, su içsek bize yarıyor o yüzden zayıflayamam.” gibi bahaneler sunarak, şartların olumsuzluğundan ve zorluğundan yakınarak durumu kabullenmek ve harekete geçmemek için şikâyet ederiz.

3-Üstünlüğünü göstermek, övünmek

“Ah bu takımın başına beni geçireceklerdi, dünya şampiyonu yapardım.” (çünkü ben onlardan daha iyiyim.) Sorumluluk almış kişileri ya da başkalarını eleştirip aşağılamak böylece kendimizin daha üstün olduğumuzu ispatlamak için bir uygun yöntemdir.

4-Başkalarını kontrol etmek/yönlendirmek

“O müzik grubu çok kötü, ben dinledim, hiç güzel değildi sakın dinleme!” gibi karşımızdaki insanı yönlendirmek ve manipüle etmek için yaparız.

5-Kötü sonuçlar için bahane oluşturmak

“Elektrikler kesikti, o yüzden ders çalışamadım.” burada da sınavdan kötü not alabileceğimizin ön bahanelerini sunarız ki, beklentileri düşürelim. (1)

Baktığımız zaman şikâyet etmek bizi olumsuz olanda birleştirir ya da olumsuzluk karşısında çözümsüz kalmamıza sebep olur. Çözüm yerine çözümsüzlük seçilmiş ve buna haklı bahaneler sunulmuştur.

                        Sağlık Açısından Şikâyetin Etkileri

Bu durum beden ve zihin dünyamızı da negatif yönde etkilemektedir. Beynimizi ele almak gerekirse; sürekli şikâyet etmek “hippocampus” adlı çözüm üretme ve bilişsel yetenek bölgesini etkilemektedir. Şikâyet ederek oluşturduğumuz gereksiz stres, bu bölgede yeni nöron oluşmasını yavaşlatmaktadır. Zamanla hafıza ve yeni durumlara uyum sağlama yeteneklerini de azaltır.

Ayrıca yarattığımız bu stres, stres kaynaklı hastalıkları da etkilemektedir. (2)

Şikâyet etmenin en tehlike yanı bağımlılık yapmasıdır. Bu da belki de bazı insanların neden sürekli şikâyet ettiğinin açıklamasıdır. Artık amaç sorunu görmek ya da çözmek değil şikâyet etmektir ve her seferinde şikâyet edecek daha çok sebep bulunabilir. Beyin açısından, tıpkı bir arama motoru gibi sık kullanılan bilgi/yetenek öne çekilir. Sinapslar git gide birbirine yaklaşır ve sık kullandığımız düşünceye ulaşım imkânı hızlandırılır. Ve hızlı ulaşan düşünce yarışı kazanır. Böylece şikâyet etmek kendi döngüsünü oluşturur: Sorunlara odaklan - şikâyet et - çözümden kaç - daha çok soruna odaklan.

Peki, bu mekanizmadan nasıl kurtulabiliriz?

Öncelikle bir ayrım yapmak gerekir. Bir sorunu ortaya koymak ve şikâyet etmek farklı şeylerdir. Sorunu fark etmek, yarattığı olumsuzlukları incelemek şikâyet değildir. Bizi çözüm arayışına iten ilk itkidir.

Felsefi açıdan bakmak gerekirse şikâyet ettiğimiz zorluklar bizim için bulunmaz fırsatlardır. Bizim irade, aşk ve zekâmızı kullanmamız ve geliştirmemiz için bir fırsattır. Sonuçta Aristoteles'in dediği gibi “Erdemlerimizi yumuşak yataklarda yatmak için edinmeyiz.” Stoacı filozof Seneca ise “Tanrı iyi insanları keyif içinde yaşatmaz; onları sınar, sertleştirir ve kendisi için hazırlar.” sözüyle zorluklara olan bakış açısını ortaya koyar. “Ahlaki Mektuplar” kitabında da sayısız örnek bulunabilir.

Felsefenin bize öğütlediği şey sorunlar karşısında aktif rol edinilmesidir. İrade koymalı ve çözümde diretmeliyiz. Zekâ ile çözüm yolları geliştirmeli, aşk ile yaptığımız işten keyif almalıyız. İşlerin kötü gitmesi içsel neşemizi etkilememeli, içimize kapanıp lanetler okuyup şikâyetler etmek yerine elimizdeki zorluğu yeni potansiyeller ve erdemler için fırsata çevirmeliyiz. Kolay olmayabilir ancak sınırlarımızı zorlamazsak onları nasıl genişletebiliriz? İlk seferde mükemmel bir çözüm elde edemeyebiliriz ancak çabaladıkça bizler gelişeceğiz ve bizler geliştikçe çözümlerimizde daha iyi olacaktır. Filozof D. Guzman'ın dediği gibi “Çaba hayatın yasasıdır, sınırlar ve sınırlandırmalar için panzehirdir.”

 

Kaynaklar

1- http://www.actforlibraries.org/psychology-of-complaining-reasons-why-people-complain/

2- http://www.curiousapes.com/the-science-of-happiness-why-complaining-is-literally-killing-you/

3- http://m1psychology.com/complaining-is-bad-for-your-brain/

Akbey KIR