BİLGİ EDİNME VE HIZLI OKUMA
Okuma bilgi edinmenin en kısa yoludur. İnsan- ın bilgi edinmesi %80 görsel yolla gerçekleşmektedir. Olayları, sadece yerinde ve eşzamanlı olarak izleyebiliriz. Bunun için görsel öğrenme yöntemleri, saklanabilir ve istenildiğinde kullanılabilir olur. Bunun için günümüzde video ve resimler her ne kadar etkili olsalar da kısır bir malzeme sağlayacaktır.
Yazının icadıyla birlikte binlerce yıldır bilginin saklanarak aktarılması yolu yazınsal metinlerdir. İnsanın bilgi edinmesindeki en büyük payı okuyarak öğrenme almaktadır. İnsanın kendini, doğayı ve evreni tanıması, tarih boyunca yaşantıların ve düşüncelerin aktarıldığı kitaplardan geçmektedir.
Her olay artıları ve eksileri içinde barındırır. Günümüzde yazınsal metinlerle ulaşabileceğimiz bilginin haddi hesabı yoktur. Hedefi miz için bulabileceğimiz eşsiz kaynakların yanında en kıymetli hazinemiz olan “zaman”ımızı çalacak olan bilgi ve fi kirler de bir o kadar fazladır. Burada “seçmecilik” ön plana çıkarak doğru ve faydalı bilgiye ulaşmada kritik bir rol üstlenmektedir.
Okuyacağımız kitapların fazlalığı zamanı daha verimli kullanma ihtiyacı doğuracaktır.
Bu ihtiyaca cevap veren yöntemlerden biri “hızlı okuma”dır. Anlayarak hızlı okuma temel eğitim içeriğinde yer almamaktadır. Okul sıralarında bize okumayı öğrettiler, hızlı okumaya değil! Bu temel değil, üstüdür. İhtiyaç duyan kişi bu beceriyi kazanmak isteyecektir. Her işi daha iyi yapmanın mutlaka
bir yolu vardır. Anlayarak hızlı okumanın da yöntemleri vardır. İhtiyaç duyan kişi bunu öğrenir, bu beceriyi hayatında kullanır.
Hızlı okuma becerisini hayatında kullanan kişinin okul, iş ve sosyal yaşamındaki kazanımları oldukça fazla olacaktır. Eğitim yaşam boyu devam ettiğine göre, bu sürece katkıda bulunacak “hızlı okuma”nın faydasının ne kadar fazla olduğu aşikârdır.
Tarihte çeşitli alanlarda başarılı olmuş kişiler başarılarının kaynağının kitaplar olduğunu söylemektedirler. Mustafa Kemal ATATÜRK'ün uşağı olan Cemal GRANDA bir hatırasını şöyle anlatıyor: Bir gün Atatürk, tarihle ilgili yine kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki çevresini görecek hali yoktu. Ülke ile ilgili bir sürü sorunlar dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf ÇINAR'ın n biraz canını sıkmış olacak ki Atatürk'e şöyle dediğini duydum: — Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma. 19 Mayıs'ta kitap okuyarak mı Samsun'a çıktın?
Atatürk Vasıf ÇINAR'ın bu sammi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi: “Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasıydı bu yaptıklarımın hiç birini yapamazdım.”
Hayatında kitap okumaya zaman ayıramayan kimse, zamanını doğru kullanmayı bilmeyen, en değerli hazinesini gafi l işlerde harcayandır. Bir Hollywood fi lmini 10-15 kere izleyen kişi çoktur; ama aynı kitabı iki defa okuyan kişi sayısı azdır. Hızlı okumayla ortalama bir kitabı, ortalama bir fi lm süresinde bitirebiliriz. Aynı şekilde Türkiye'de kitaba pahalı diyenler iki saatlik bir sinema fi lmine aynı parayı verdiklerini gözden kaçırıyorlar demektir.
Hızlı okuma çok okuyan insan için ihtiyaçtır. Çok okuyan insanın ise açmaları büyüktür. Hayatımız yaşam gayemize göre şekillenir. Hayat amacımız kendimiz için yaşamak, birkaç kişin sorumluluğunu almak, ülkemiz için çalışmak ya da evrene hizmet etmek olabilir. Hayat amacımız ne ise yapacaklarımız da ona göre şekillenecektir.